“Psikoloğa gitmeme gerek var mı?” sorusu ilk kez zihnimize düşmüş olduğu anda, bir klinik psikologla görüşmeye karar vermek genel anlamda gerçekleşmesi vakit alan, zor bir karardır. Tanıdıklarımızdan ve Internet’ten adlar araştırırız, numaralar buluruz, sadece bir çoğunlukla çalışmak istediğimiz psikoterapisti arayamayız. Aradığımızda da, ilk telefon konuşmasında çalışmak istediğimiz kişiden bilgi aldıktan sonrasında bile bir psikoterapi görüşmesi yapmak mevzusunda yan çizebiliriz. Çoğu durumda, insanoğlu ilk psikoterapi görüşmesinden sonrasında bile psikoterapiye gitmek mevzusunda huzurlu hissetmezler. İnsanların psikoterapiye bir fırsat vermeyi ertelerken veya tümden reddederken öne sürdükleri birkaç sebebi şunlardır;
1) Psikoterapiye gitmek bir zayıflık göstergesidir.
Hiçbir sebep bunun kadar direkt uzak olamaz. Sorunları tespit etmek ve acı verici hisleri sorgulamak bir zayıflıktan ziyade, olgunluğun ve cesaretin göstergesidir. Psikoterapiye gitmek, bizi can sıkan düşüncelere bir anlam vermek ve hayatımızdaki sorunları halletmek için atılan ilk adımdır
2)Psikoloğa deliler gider. Ben deli değilim.
Bir psikoloğa gitmek mevzusunda artık zamanımızda öne sürülebilecek en reel dışı sebep bir ihtimal de budur. Ruh sağlığının tabu olduğu ülkelerde, bir ruh sağlığı hizmeti almak delilikle eşdeğer tutulabilir. Ancak günümüz Türkiye’sinde artık bu idrak belediye ve devletin açmış olduğu psikoterapi ve ruhsal danışmanlık merkezleri yardımıyla camianın genelinde bir nebze yıkılmıştır. Psikoterapiye gitmek yada bir psikologla görüşmek artık devletimizde hem somut aynı zamanda algısal olarak daha ulaşılabilir hizmetler halini almıştır.
Psikoloğa giden birtakım kişiler üzgün olmaları nedeniyle ‘hasta’ hissederler, fakat psikoloğa gitmek için illa ki ağır hasta veya işlevsiz hissetmeniz gerekmez; iç dünyanızda birtakım düşüncelere saplanıp kalmış da olabilirsiniz. Psikoterapi, bir durumun üstesinden kendi başınıza gelmeye çalıştığınızda sadece ne yapmış olursanız yapın stratejileriniz işe yaramadığında size yardımcı olur.
Bir başkasından yardım isteyebilmek, hele ki zihinsel ve psikolojik bir sıkıntıya dair, bir olgunluk, farkındalık ve içgörü sahibi olma belirtisidir.
3)Psikologla ne hakkında konuşacağım?
Psikoterapi görüşmesinden ilkin ne ile alakalı konuşacağınızı net olarak bilmeniz gerekmez. Klinik psikoloğunuzla ilk görüşmeniz, birer değerlendirme görüşmesidir. Bu süreç içinde, psikoloğunuzla beraber terapide gelişebileceğini düşündüğünüz mevzuları yada üstüne çalışmak dilediğiniz mevzuları konuşursunuz. Terapistiniz size bu alanları bulmanızda ve bu tarz şeyleri iyi mi görüşmenin faydalı olacağı mevzusunda destek olacaktır. Bu ön değerlendirme sürecinde, gençler ve ergenler çoğunlukla bilimsel nitelikli performans, ilişkiler, yaşandaki mücadeleler ve değişikliklere adapte olmak, stres yönetimi veya branş tarzı şeklinde sorunları tartışırlar.
4) Dertlerimi istediğim vakit bir arkadaşımla görüşebilirim. Ancak tanımadığım biriyle dertlerimi konuşmanın nasıl yardımcı olacağını anlamıyorum.
Arkadaşlarımız doğal ki bizlere yardımcı ve empati sunabilirler, ve bu genel anlamda zor zamanları daha hafifçe atlatmamıza yardımcı olur. Ancak, terapideki ilişki oldukça mühim bir yönde farklıdır. Arkadaşlıkta iki adamın gereksinimleri da dikkate alınmalıdır. Arkadaşlıklar dinleme ve paylaşmanın karşılıklı değiş tokuşunu kapsar. Psikoloğunuzla olan ilişkinizde ise, psikoloğunuz sizi kapsayan kişidir, ve hiyerarşik yapıda dengeli bir pozisyonda değilsinizdir. Hele ki, kendi psikoterapi yada ruh çözümü süreçlerinden geçmiş bir psikolog, sizi en zor yanlarınızla kabul edecek, ve yaşadığınız zorlukları tekrar tekrarlamamanız suretiyle size yardımcı olacaktır.
5)Yalnızca konuşmanın bir yararı olacağına inanmıyorum.
Aslında konuşmak oldukça faydalı olabilir. Size kıymet veren ve yargılayıcı olmayan biriyle bir şey tartışmak, fikir ve düşüncelerimizi kendimize saklamamızdan meydana gelen duygusal baskıyı azaltmaya yardım eder. Ama terapi konuşmaktan oldukça daha fazlasıdır. Terapi, bizlere kim olduğumuzu ve etrafımızdaki dünyayla iyi mi bir ilişki kurduğumuzu anlamamız için bir çerçeve sunar. Terapide, tecrübemizin farkına varmamış olabileceğimiz yönlerine odaklanırız. Bu problemlerimize değişik açılardan bakmamıza ve bu sayede onları halletmek için yeni yollar bulmamıza destek olur.
Not: Nasıl fizyolojik sağlığımız mevzusunda sıkıntıya girdiğimizde derhal alakalı doktora başvuruyorsak, ruhsal sağlığımızı da aynı şiddetle düşünmeye önem vermeliyiz.