Saldırganlık

Psikolog İlayda Sevilmez

Bir insana, hayvana veya nesneye canlı cansız varlıklara zarar veren davranışlardır.

Fiziksel, sözel, zihinsel, duygusal olmak üzere saldırgan davranışlar gösterilmektedir. Bir kişi davranışlarını öfke veya hayal kırıklığını ifade etmenin kabul edilebilir bir yolu olarak görebilirken bir diğer kişi kabul edilemez derecede şiddet içeren veya tehdit eden unsur olarak görebilir.

Saldırganlığı alıcının bakış açısından düşünürsek analiz etmek daha basit olacaktır.

Freud ve Lorenz’e göre insan saldırganlığı sürekli akan bir enerji pınarının beslediği bir içgüdüdür ve dış uyaranlara karşı bir tepkinin sonucu olması gerekmez. İçgüdüsel bir harekete özgü enerjinin, o davranışı kalıbıyla ilişkili sinir merkezlerinde sürekli olarak biriktiğini ve eğer yeterince enerji birikmişse bir uyaran olmasa bile bir patlamanın meydana gelmesi olasılığı bulunduğunu savunur.

İnsanlar ve hayvanlar depolanmış hareket enerjilerini serbest bırakacak uyaranları çoğunlukla bulurlar uygun uyaranlar ortada yoksa bile elleri kolları bağlı bu uyaranların gelmesini beklemezler uyaran arar ve hatta yaratırlar. Bu davranış iştah davranışı olarak adlandırılır.

Bazen hiçbir dış uyaranın bulunmadığı ya da yaratılmadığı durumlarda depolanmış saldırganlık itkisi enerjisi o denli büyüktür ki, deyim yerindeyse patlayacak in vacuo(gözle görülür bir dış uyarım yokken bir hedef olmaksızın ortaya konan vakum etkinliği) harekete geçirilir.

Saldırganlığın eylem olarak dışa vurulmaması sağlıklı bir durum değildir. Saldırganlık esasında dürtülere gösterilen bir tepki değil, insan organizmasının yapısından kaynaklanan kesintisiz bir uyarımdır. Saldırganlığın birçok çeşidi vardır;

 Yumuşak saldırganlık, yalandan saldırganlık, savunucu saldırganlık, kıyıcı(zalimce) saldırganlık

Yumuşak saldırganlık dediğimiz yalandan ve savunucu saldırganlığı kendi alt dallarıyla kapsamaktadır. Yalandan saldırganlık dediğimiz zarar verebilen ama böyle bir amaç taşımayan, kaza niteliğinde, oyunsal nitelikte, kendini kabul ettirmeye yöneliktir.

Savunucu saldırganlık dediğimiz özgür olma niteliği, özseverliği koruma niteliği, direnç niteliği, uyumcu nitelik, araçsal nitelik olmaktadır.

Ve son olarak kıyıcı (zalimce) saldırganlık biyolojik olarak uyarlanabilir saldırgan yaşama hizmet eder.

Saldırgan davranışlar sosyal sınırları ihlal eder ve ilişkilerde bozulmalara neden olabilir. Ara sıra agresif patlamalar doğru koşullarda yaygındır ve hatta normaldir. Sık ve sosyal ilişkileri bozucu hale geldiyse bu bir problem haline gelmiş demektir.

Saldırgan davranışların nedenini anlamak önemlidir. Birçok şey davranışımızı şekillendirebilir.

Örneğin; fiziksel sağlık, akıl sağlığı, aile yapısı, başkalarıyla ilişkiler, iş veya okul ortamı, toplumsal veya sosyoekonomik faktörler, bireysel özellikler, yaşamsal deneyimler vs.

Saldırganlığı tetikleyen önemli faktörlerden biride hayal kırıklığı yani engellenmedir. Yaşanılması istenen durumun başka şekilde yaşanması ya da yaşanmaması saldırganlığa itebilme potansiyeline sahiptir.

Saldırganlık doğuştan değil tıpkı diğer sosyal davranışlar gibi öğrenilmiştir. Onun yerine başka olumlu bir davranış şeklini de öğrenmek mümkündür. Saldırganlığı azaltmak öğrenme modeline göre (ceza(söndürme), ödül) doğru strateji uygulandığında mümkünüdür. Saldırgan davranışları söndürmek ya da ciddi düzeyde değilse göz ardı etmek ve bunun yanı sıra yapıcı, uyumlu davranışların ödüllendirilmesi, empati kurma özelliğini devreye sokabilmek etkili yöntemlerdendir.