İşte bu noktadan sonra adada bir satranç oyunu başlamıştır. Önce kendi payını alıncaya dek oyunun kuralların İngiliz koymuştur.1974 sonrası İngiliz kenara çekilmiş masada her birinin farklı ajandası olan birçok ülke oyuncu durumuna gelmiştir.
Ne yazık ki 1974 sonrası kurulan masanın en güçlü oyuncusu Türkiye olmasına rağmen geçen zaman içinde bu gücünü kaybetmiştir.
Türkiye ve Kıbrıs liderliği ile müşterek çıkarları için ilk tavizi 1964 yılında adaya BM askerlerinin gelmesini sağlayan BM’nin 168 sayılı kararına onay vererek başlamıştır.
Bu tarihten sonra Rum tarafı Yunanistan ile birlikte, Türk tarafı da Türkiye ile birlikte karşılıklı kendi senaryolarını sahnelemeye başlamıştır. Bu aşamada uluslar arası aktörler seyircidirler.
Rum tarafı 186 sayılı kararın rehaveti içinde ada Türklerini isyancı olarak dünyaya lanse ederek Kıbrıs’ın tek temsilcisi olarak dünyaya tanıtmaya başlamış hatta Anayasayı da tek başına yorumlayarak Bağlantısızlara üye olmuştur.
Muhtemelen dış güçlerin dürtüsü ile 1967 yılından itibaren ülkeyi yöneten cunta çok büyük bir hata yaparak adadaki Anayasal düzeni yıkmak için adada Makariyos’a karşı ihtilal yaparak Türkiye’ye garantörlük hakkından faydalanarak adaya müdahale hakkını vermiştir. Konunun böyle olduğu ve adaya barış getireceğini ve yeniden Anayasal düzeni sağlayacağını harekât esnasında attığı broşürlerle ve siyasi arenada da söylemleri ile belirtmiştir.
Bu harekât sonrası hem Türkiye ile Denktaş’ın hem de Makariyos ile Yunanistan’ın gündemleri değişmiştir.
20 Temmuz 1974’den bir hafta sonra 1947 yılından itibaren ülkeyi yöneten Yunan cuntası yerini sivil idareye bırakmıştır.
Artık Kıbrıs’ta bizi bu günlere taşıyacak yeni bir satranç masası kurulmuştur.
(Devam edecek)