Seçimlerde onlara dur diyelim!

Muhammet Gözay

Yıllarca bu yarı ülkede, bu yapı içerisinde, öyle şeyler oldu, öyle şeyler yaşandı ve hatta halen daha yaşanıyor olması, inanın beni tiksindiriyor ve bıktırmış hale getiriyor. Bir devlet kurulacak ve bu devletin de bağımsız olması gerekirken, bakıyoruz da her bir şeyiyle bağımsız bir devlet yerine icazet altında bir devlet görüyoruz. Devletin, devlet olması için tüm gerekleri de bu şekilde ne acıdır ki yerine getirilmiyor. 

Çünkü egemen olmuyorsun. 

Söz sahibi olmuyorsun. 

İcazet altında kalıyorsun. 

Ve sen devletsin öyle mi? 

Bağımsız bir devlet! 

Kendine müdahale edilemeyecek bir devlet, öyle mi? 

Maalesef hayır! 

Özellikle de KKTC kurulduğu tarihten gelsin bu hızla devam ediyor. 

Bu yapının bağımsız bir yapı olmadığı, böyle bir devletin söz konusu olmadığını işte başımızda bulunan siyasiler, bunu açıkça ortaya sermiş oluyorlar. 

Hükümet denen organ da aynı şekilde ve onun cumhurbaşkanı da öyle! 

Peki ya meclis? 

Orada yer alan siyasi partiler?  

Birkaç isim dışındaki vekiller hariç, diğerleri hepside bağımsız bir devleti ve onun yer alan kurumlarını değil, Türkiye'nin idaresini ve icazetini kabul etmiştirler. Bu kabul ediliş toplumuna ihanet demektir. İhanetin devam edişi ve yaratılan her türlü müdahalenin ve bu müdahaleler karşısında yok olan bir toplumun söz konusu olduğu gerçeğini hiç kimse değiştiremez. 

Ve bunun adı da açıkçası işgal anlayışıdır! 

Bu işgale karşı mücadele vermeyenler ve onlara sırf koltukda kalma pahasına bunu da bu şekilde yerine de gelmiştirler. 

Rumlar bizlerin egemenliğini tanımıyor. Onlar ortaklık peşinde değiller. 

Bir antlaşma mümkün değil diyerek, bu şekilde yaratıkları bu işgal anlayışı ile koskoca bir toplumu azınlığa, göçe ve ardından da nihai bir TC ile birleşmeyi  hedef haline getirmiştirler. 

Yani hedefleri vilayet! 

Bakınız nasılda bu işgal rejimi karşısında her zamanda Türkiye'nin büyük elçisinin altında oldukları gerçeğine!  

Anayasamız tarafından Elçiliğin halkın seçtiği vekillerinin üstünde olamayacağı belirtilmişken, bugün bu da bu şekilde ayaklar altında kalmıştır. 

Bunu da nasıl kabul ediyor o seçilmiş vekilller? 

Buna neden karşı durmuyorlar? 

Birkaç vekillerin dışında diğerleri hepside elçinin emri altında birer memuru olarak hareket ediyorlar. 

Sadece vekiller mi? 

Hayır!

Başbakan, başbakan yardımcısı...

Bunun yanında bakanlar...

Helde bu son yıllarda bu daha da kötü şekilde artmıştır. 

Evet. 

Elçinin memuru olduklarını ve ondan icazet aldıklarını hükümeti kuran Sucuoğlu bu şekilde bakanlık listesini ona sunarak yerine getirmiştir. 

Ve bugün o kadar da ileriye gidiliyor ki bir imam geliyor ve başbakanın önüne de geçiyor hastane temel atışında!

Ve bir başka gerçek de imamdan sonra cumhurbaşkanı söz alıyor. 

Resmen Anayasa ayaklar altında!

Oysaki laik diyor Anayasa!

Ama arapça bir duayla temel de atılıyor laik KKTC devletin de!

Her şey ayaklar altında!

Her şey işgal altında!

Bu işgale dur demeliyiz. 

Çocuklarımız için. 

Geleceğimiz için.

Gelin birlikte sol güçler olarak yer alalım!

Seçimlerde buna dur diyelim!