Günümüzde yaz, kış dönemleri çoğu zaman spora yönelim değişikliğine bile uğramaktadır. Spora başlama yaşı giderek düşmektedir. Talepler çoğu zaman çocuktan çok ,anne-baba üzerinden gelmektedir. Bu süreçte aileler ön plana çıkmaktadırlar. Aileler çocukluğunda yapamadığı spor dallarını kendi çocuklarına yaptırım rolü üstelemektedir. . Aileler çocuklarının duygusal ihtiyaçlarının neler olduğu hakkında bilincinde olmadan hareket etmektedir. Çocukların kendilerini yeni yeni keşfettiği bu süreçlerde isteklerinin netliği olmayabilir. Küçük yaştaki çocuklar için sporda hedef diğerlerinden daha iyi olmak ve sonuç elde etmek değildir. Çocuğun yaş itibariyle verdiği bu yaklaşım doğru ve sağlıklı olan düşünce tarzıdır. Çocukta yaş büyüdükçe özellikle ergenlik döneminde, hem içsel, hem de dışsal faktörler devreye girmeye başlayacaktır. Başarılı olma ihtiyacı, arkadaşları arasında iyi bir sosyal konum içsel süreçte oluşacak bazı başlıklardır. Dışsal süreçte ise maddi ve manevi ödül kazanma isteği, aileyi ve antrenörü mutlu etme çabası ile sonuç gitgide daha da büyük önem kazanmaya başlayacaktır. Bu dönemde ailelerin en sık gözde kaçırdıkları; çocuğu diğer arkadaşlarıyla karşılaştırmak, çocuğa gerçekçi olmayan hedefler belirlemek ve destek vermeden o hedefe ulaşması konusunda baskı yapmak, kaygı ,strese dönüşen davranışlara sebep olur. Aile ile birlikte çoğu zaman antrenörler de bu yanılgıya düşerek sonuç odaklı sporcular yetiştirmektedirler. Ailenin ve antrenörün bu gibi yaklaşımları çocuğu süreçten uzaklaştırarak sonuca iter. Birçok branşta sporun amacının sadece sonuç almak oluğunu sanan sporcu var. Oysa ; Sürece odaklanıldığı zaman sonuç daha kolay ve eğlenceli bir şekilde gelmektedir.