Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulunda Kıbrıs konusunda yaptığı açıklamalar, adada çözüm arayışları açısından önemli tartışmalara yol açtı.
Erdoğan, Kıbrıs’ta federasyon modelinin artık geçerliliğini yitirdiğini ifade ederek, iki ayrı devlet modelini savundu. Bunun yanında KKTC’ninin tanınmasının çağrısını da yaptı. Erdoğan’ın yaptığı bu açıklama, Kıbrıs sorununun karmaşıklığını ve derinliğini göz ardı eden bir bakış açısıdır.
Öncelikle, federasyonun ölmediğini ve ölmez de olduğunu belirtmek gerekir.
Kıbrıs’ta kalıcı bir barış ve istikrar için federal bir çözüm, iki toplumun da kimliklerini koruyarak bir arada yaşamalarını sağlayacak en makul yoldur.
Federasyon, hem Kıbrıs Türk hem de Kıbrıs Rum toplumlarının siyasi, sosyal ve ekonomik haklarını güvence altına alırken, ortak bir geleceğin inşa edilmesine olanak tanır. Erdoğan’ın federasyon karşıtı açıklamaları, Kıbrıs’ta yeni bir ayrışma ve çatışma ortamına zemin hazırlayabilir.
İki ayrı devlet önerisi, geçmişte yaşanan acıların ve yaraların daha da derinleşmesine sebep olabilir. Kıbrıs’ta barış, yalnızca iki tarafın da birbirine yakınlaşmasıyla sağlanabilir.
Bu da ancak diyalog ve uzlaşma ile mümkün olacaktır. Uluslararası toplum ve Birleşmiş Milletler, Kıbrıs sorununun çözümünde federasyon modelinin önemini her daim vurgulamaktadır. Bu model, Kıbrıs’ta kalıcı bir barışın sağlanması için kritik bir öneme sahiptir.
İki toplumun da karşılıklı güveni tesis etmesi ve ortak bir gelecek inşa etmesi için federasyon, en mantıklı ve sürdürülebilir çözümdür.
Sonuç olarak, Tayyip Erdoğan’ın Kıbrıs’ta federasyonun öldüğüne dair söyledikleri, adada barış ve uzlaşma arayışlarını baltalayacak bir yaklaşımdır.
Federasyon, Kıbrıs’ın geleceği için hayati bir öneme sahiptir ve bu model asla göz ardı edilmemelidir.
Kıbrıs’ta barışın sağlanması, her iki toplumun da uzlaşmaya ve diyaloga açık olmasıyla mümkün olacaktır.
Barış, sadece bir hedef değil, aynı zamanda ulaşılabilir bir gerçektir.
Tayyip Erdoğan, bu gerçek üzerinde hareket etmelidir.