Neden mutsuz hissettiğimizde glikoz ve karbonhidrat içeren besinler tüketmek isteriz?Kan şekerimiz düştüğünde neden sinirli ve gergin hissederiz?
Besinler ve duygu durumu arasındaki ilişki karmaşıktır. Duygu durumu bireylerin hangi besinleri tüketeceğini etkilemektedir. Yaşamda pek çok stresli olayla karşı karşıya kalabiliriz ve bu durum bireylerde olumlu ve olumsuz duygu durumlarının oluşmasına neden olur. Olumlu duyguları, sevinç, minnettarlık, huzur, ilgi, umut, ilham, sevgi diye sıralarken olumsuz duyguları ise, öfke, hayal kırıklığı, korku, acı şeklinde sıralayabiliriz.
- Yapılan araştırma çalışmalarında beslenmenin bireylerin duygudurumuna göre şekillendiği ve ruh halimize olumlu veya olumsuz etkiler yapabileceğini göstermektedir.
Bireylerde ortaya çıkan yeme davranışları
Yeme davranışını, “fiziksel açlık” ve “duygusal açlık” davranışları olmak üzere iki başlık altında incelersek, fiziksel açlık, bireylerin kan şekerinin düştüğü ve vücudun sinyaller oluşturduğu bir biyolojik durumdan oluşurken duygusal açlık ise aniden ortaya çıkar ve vücutta herhangi bir belirti göstermez.
Duygusal yeme davranışını olumsuz duygudurumlar tetikliyor
Duyguların yeme davranışını hangi yönde etkilediğine dair yapılan araştırmalarda olumsuz duyguların besin alımını daha çok arttırdığı ortaya konmuş; yani bireylerde duygusal yeme davranışı, olumsuz duygularla başa çıkmada psikolojik bir destek olarak kabul ediliyor.
Duygusal yeme davranışının yüksek olduğu durumlar neler?
Yapılan çalışmalarda, menstrual döngülerde kadınlarda, şişman bireylerde olumsuz duygular nedeniyle, yeme bozukluklarında (bulumia nervoza) duygusal yeme davranışının yüksek olduğu saptanmıştır.
Peki olumsuz duygudurum içerisindeyken karbonhidrat oranı yüksek besinler tüketmek kalıcı bir çözüm mü?
Yüksek karbonhidrat içerikli besinler tüketmek beyindeki serotonin seviyesini yükselterek kişinin ruh halini iyileştirir ve hızla rahatlamasını sağlar. Ayrıca bu besinlerin hazırlanması da kolaydır. Yapılan pek çok araştırma içinde de kadınlarda adet öncesi sendromları, depresif sorunlara iyi geldiği görülmüştür. Ancak yapılan bazı araştırmalar ise bunun tam tersi olduğunu iddia etmektedir. Düzenli olarak, tahıl, omega-3 yönünden zengin besinler, işlenmemiş gıdalar, sebze-meyve gibi besinleri tüketen bireylerde ise bipolar bozukluk, anksiyete ve depresyon tanısının daha az konulduğu ortaya konmuştur.
Besinler ve psikiyatrik bozukluklar arasında en güçlü ilişki depresyonda var
Antioksidan ve magnezyum yönünden zengin besinleri ruh halini iyileştirmede ve bilişsel yetkinlikleri geliştirmede etkisinin olduğunu açıklamaktadır. Araştırmalar bu besinlerin depresyon riskiyle ters ilişkili olduğunu, hatta depresif semptomların tedavisinde kullanılabileceğini ortaya koymuştur.
Hangi besinlerin tüketimi bireyin duygudurumu için olumlu-olumsuz etkiler oluşturur?
Karbonhidrat yönünden yüksek ve işlenmiş besinlerin başta depresyon olmak üzere, yeme bozuklukları, anksiyete, bipolar bozukluklar, duygudurum bozuklarını ortaya çıkardığı araştırmalar sonucu kanıtlanmış. Bireylerde magnezyum, kalsiyum, demir, antioksidan ve çinko yönünden besinler olarak bilinen, zeytinyağı, balık, badem, muz, sebze, meyve, baklagiller, kümes hayvanları, et, süt, işlenmemiş gıdalar, kuruyemişler ve tahıllı gıdalar düzenli tüketildiğinde bireylerde olumlu duyguduruma etkiler oluştururken, karbonhidrat seviyesi açısından yüksek ve işlenmiş gıdalar olarak, kızartılmış yiyecekler, fast food, şekerli içecekler, rafine gıdalar, hamurlu besinler, yağ oranı yüksek süt ürünleri tüketiminin düzenli yapılmasının bireylerde olumsuz duygudurumuna etkiler oluşturduğu ortaya konmuştur.
Karbonhidrat o an iyi geliyor diye beslenme alışkanlığı haline getirmemek gerekir
Stres ve olumsuz duygudurumları içerisinde olan bireyler için elbette karbonhidrat seviyesi yüksek besinler yani sağlıksız olarak niteleyebileceğimiz türde besinler tüketimi kan şekeri miktarımızı yükselterek bireylerin ruh halinin iyileşmesine katkı sağlar. Ancak unutulmamalıdır ki, olumsuz duygudurumların da “duygusal yeme davranışının” neden olduğu karbonhidrat ve glikoz seviyesi yüksek besinler “anlık” bir çözümdür. Bu durumun bir alışkanlık haline getirilmemesi, bu noktada bireyler için önemlidir; çünkü düzenli karbonhidrat tüketiminin fiziksel, zihinsel ve psikolojik sağlık açısından olumsuz etkileri başta depresyon semptomları olmak üzere, anksiyete, yeme bozuklukları, bipolar bozukluklara kadar davetiye çıkaracağı hesaba katılmalıdır.
Duygusal yeme davranışıyla nasıl başa çıkabiliriz?
Bireyler için öncelikli olarak kendini tanıma ve otokontrol çok önemlidir. Eğer kişi olumsuz duygulara karşı ne yapacağını bilemiyor ve buna yanıt olarak duygusal yeme davranışı olarak karbonhidrata dayalı bir beslenme davranışı sergiliyorsa, bunun yeme bozuklukları, anksiyete, duygudurum bozuklukları gibi ilerleyen psikolojik sorunlara yol açmaması için beslenme durumuyla ilgili profesyonellerce (psikiyatr/ psikolog/ diyetisyen/ psikiyatri hemşiresi) bireyin hem psikolojik durumları hem de beslenme alışkanlıkları göz önüne alınarak (etkin-sürekli, yeterli-dengeli beslenme, psikolojik destek çalışmaları) değerlendirilmeli ve tedavi planı olusturulmalıdır.