Yanılgılar

Arif Alasya

Özellikle son Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra Türkiye ve burada seçtirmiş ve/veya Hükümete getirdiği kişiler tarafından Kıbrıslılara karşı artan bir husumet ile saldırı başlatılmıştır.

Tarihimiz dizilerle çarptırılırken, Liderlerimizin ateist oldukları ve Müslümanlığı yok etmek için uğraştıklarını, Kıbrıslıların dinden nasiplerini almadıklarını hatta 1974 öncesi Camilerimizde imam olmadığını söyleyecek kadar ileri gitmişlerdir.

YANILIYORLAR..

Osmanlı 1 Ağustos 1571’de adadaki Ortodoksların işbirliği ile fethedilmiştir. Bu nedenle Adadaki Ortodokslardan vergi alınmamış ve kiliseye büyük miktarda kilise ve emlak olarak vakıf edilmiştir.

4 Haziran 1878’de ada Berlin Anlaması ile İngiliz’e kiralanmıştır. Bu anlaşmaya göre İngiliz adayı Osmanlı adına yönetecekti.

Ada İkinci Dünya savaşından yenik düşen Osmanlı döneminde parçalanan Osmanlı toprakları. Atatürk’ün Kurtuluş savaşı sonrası çizdiği misak-ı milli sınırları dışında bırakılmıştır.

İşte bu tarihten sonra adaya 1571 sonrası gelenlerin büyük bir bölümü Türkiye’ye dönmüştür.

Adada kalanlar ise bu tarihten sonra varlıklarını korumak adına Atatürk ilke ve İnkılâplarına sahip bir topluluk olarak varlıklarını sürdürmek için mücadeleye başlamışlardır.

Bu mücadele özellikle 1951’de kilisenin yaptığı plebisit sonrası aldığı ENOSİS (adanın Yunanistan’a ilhakı)sonrası ciddi bir boyuta ulaşmıştır.

Öneli olan bu tarihten sonra Türk toplumu adına Türkiye’den istenen yardımlar Hükümetler tarafından ‘’Bizim Kıbrıs sorunu diye bir sorunumuz yoktur’’açıklamaları ile reddedilmiştir.

İngiliz bir manevra yapıp 29 Ağustos 1955 tarihinde taraflar arası Londra’da bir konferans düzenledi ancak sonuç alınmadan 7 Eylül’de dağıldı. Toplantı sonrası karar alınmadı ama Türkiye’nin taraf olduğu resmi olarak İngiliz’ler tarafından açıklandı.

İşte Türkiye’nin Kıbrıs’a taraf olması bu tarihle başlar. İlk belirlenen politika ‘’Kıbrıs Türk’tür Türk kalacaktır’’.O yıllarda ben de ilkokul öğrencisi idim. Okulda hocamız bize çizilmiş Kıbrıs haritası dağıtarak parmağımızı kesip bu haritayı kanımızla boyamamızı istedi ve biz de yaptık. Bir iki gün sonra da meydanda toplanıp bunları havaya kaldırarak ‘’Kıbrıs Türk’tür Türk kalacaktır’’diye bağırdık. Çok kısa bir süre sonra politika değişti hocamız bu kez Ortadan bölünmüş (Attila hattı)bir harita getirdi bu kez yarısını boyamamızı istedi. Sonra da bunları alıp yine meydana gittik ve bu kez ‘’Ya Taksim ya ölüm’’olarak bağırmaya başladık.

Bu tarihten sonra Türkiye’nin kırmızıçizgisi artık budur.

1960 yılına yani Kıbrıs Cumhuriyeti ilanına kadar da hep sloganımız bu olmuştur.

Zorlama ile gerçekleştirilen bu Cumhuriyet sonrası istenen düzen sağlanamamış ve 21 Aralık 1963’de Cumhuriyet bozulmuştur…

(Bundan sonrası yazım 1963 sonrası olacaktır)