Haftanın iki günü öğlenden sonra devlet okullarında derse başlanmıştır. Bu ders günleri pazartesi ve salı günü yapılıyor. İleri ki zamanlarda bu süre bütün ders haftasına geçilecek deniliyor. İyi güzel buna hiç kimsenin şikayeti de yoktur. Ama öncelikle böyle bir programa geçilmesi için her türlü alt yapı hizmetleri yerine getirilmeliydir.
Okulların açılmasına aylar varken böyle bir şey yapılmadı!
Öğretmenler sendikası bunu sürekli olarak dile getirdi.
Öncelikle her bir şeyin alt yapısı sağlanmalıdır denildi.
Ama maalesef hükümet edenler ve eğitimden sorumlu bakan Nazım Çavuşoğlu, bu sözleri kaale bile almadı.
Ben bilirim ben yaparım zihniyetiyle öğretmen sendikaların aleyhine ne varsa onu yaptı ve halen daha da yapmaya devam ediyor.
Öğretmen sendikaları haklı olarak öğleden sonraları bir takvim içerisinde okullarda grev ve derse girmeme karını uyguluyor.
Bu karar doğru ve yerinde bir karardır.
Bizler de bunu doğal olarak destekler ve her zamanda yanlarındayız.
Alt yapısız bir şey olur mu?
Söyleyin Allah aşkına olur mu?
Mesela bir inşaatın alt yapısı sağlam değilse ve o alt yapıda eksik malzeme mevcutsa ne olur?
Doğal olarak o bine bir sarsıntıda çökmüş olur.
Demek ki neymiş alt yapı çok önemli!
Şimdi bunun içerisine boca edeceksiniz yığınla nüfus ve bu nüfusa göre okulları, ona bağlı diğer alt yapıları yapmayacaksınız ve ondan sonrada eğitimden bahsedeceksiniz!
Nüfusun kaç?
Okulların kaç?
Öğretmen sayın ne?
Hademe sayın ne?
Bunlar yeterli mi?
Hayır!
Ve sizler bir de öğleden sonra eğitim de diyeceksiniz!
Neye göre yapıyorsunuz bunu?
Çocukların oturup da yiyecekleri yemekhaneler yaptınız mı her okula?
Peki ya onların yemekleri nerede?
Bunların hiçbiri de yok!
Ya peki sınıflar?
Onların yerine konteyner sınıflar, onlarda çamurun altında kalıyor ve içerisine de su giriyor!
Bu şekilde eğitim mi olur?
Bu şekilde ders mi yapılır?
Öğleden sonra bakıyoruz öğrenciler okulun avlusunda bişeyler yemeye çalışıyor yere oturmak suretiyle; bu şekilde bir insana, bir öğrenciye değer mi veriyorsunuz?
Onun hakkı değilmi bir yemekhanede bulunsun ve sıcak yemeğini insanca bir ortamda arkadaşlarıyla birlikte yesin? Tabiki de hakkıdır ve de olması gereken de budur!
Yok ki hükümet edenler ve başta Nazım Çavuşoğlu olmak üzere ne haliniz varsa görün diyerek onları bu şekilde bırakması!
Ondan sonrada öğretmenler grev yapınca hop kalkıpda oturacaklar bir de utanıp da arlanmadan!
Oysa kendileri hem yüklü maaş alacaklar, hem de en güzel yemekleri, tatlıları, bunun yanında meyvelerini de en ucuz şekilde meclisin restoranında götürmüş de olacaklar.
Soruyorum:
Bunun neresinde adalet var?
Hem yüklü maaş alacaksınız hem de ya beleş de karnınızı doyurmuş da olacaksınız! Çocuklarda bu şekilde aç ve perişan olsunlar!
Nazım efendi sadece kendisini, ailesini ve belli çevresini düşünüyor hepsi o kadar. Zerre kadar ne eğitimi, ne de çocukları düşünüyor! O biliyor viskiyi çekip yef çeksin.
Evet, önümüz kış ve bu çocukların hakkı değil mi insan gibi bir yemekhanede bir sıcak yemek, bir sıcak çorba içsin!
Yoktur hakları Nazım efendi öyle mi?!
Bu hak, sizlere mahfuz oluyor değil mi?!
Yiyin için, milletin vergilerini de her türlü yerlere dağıtın!
Yazıklar olsun hepinize!