Kıbrıs'ta sıklıkla kullanılan bir söz var. "Dünya Sarayönünden ibaret değil" denir. Genellikle politik konular konuşulurken söylenir bu söz. Oldukça mazisi olan eski bir sözdür.
Belli oluyor ki, bizim bu memlekette eskiden de siyaset çok içe dönük olarak yapılıyordu. Sanki de deve kuşe gibi kafamız kuma sokulmuş gibiyiz. Varsa yoksa hükümetçilik oyunları ve buna dayalı paylaşım kavgası...
Bunun yanında bir de "şark kurnazlığı" diye bir laf var. "Şark" sözcüğü bugünkü dilde doğu anlamındadır. Doğu kurnazlığı denerek doğulu siyasetçiler kast edilerek siyaset ve kurnazlığın harmanlanmasından bahsedilir. Beyninin içindeki niyetle dilininin söylediği farklı olan gibi bir tanımlama yapmak mümkündür şark kurnazlığıyla ilgili olarak.
Meclisin gündemine bakarsanız halkın gündeminin orada olmadığını görürsünüz. Orada "Dünyayı Sarayönünden ibaret sayan" ve "Şark kurnazlığıyla" dayatılmış bir gündem var.
Toplumun Meclis'ten beklediği yığınla iş var. Bunların başında "denetim" anlamında yapması gerekenlerdir. Bunun yanında yasal düzenlemeler beklenmektedir Meclis'ten.
Ancak bizim Meclisimizde bunlar yok. Ne var?
Rum Meclisinde alınan bir karara cevap vermeye yönelik(miş) karar önerileri var. Neymiş efendim Rum Meclisi Kıbrıs sorunu bağlamında Türkiye'nin garantörlüğünün olmayacağı bir çözüm bulunması için karar almış.
Bizdeki şark kurnazı politikacılar hemen harekete geçti. Ufukta seçim de var ya. Onlara göre tam fırsat. Hemen harekete geçtiler. Karar tasarısı hazırlayıp 19 imzayla Meclise verdiler. Hazırladıkları tasarıda Kıbrıs'ta bulunacak çözüm şeklinin fedrasyon olmamasını önerdiler. 1974 yılından bu yana Kıbrıs Türk ve Türkiye tarafının savunmakta olduğu ve BM Güvenlik Konseyine kabul ettirdiği federasyon tezinden vazgeçilmesini önerdiler.
Bu günkü KKTC Meclisinde sağ kanadın 27 milletvekili var. İlginçtir ki bunların sadece 19'u karar önerisinin altına imza atmış. Yani 8 tanesi atmamış. Belli ki bu konuda onlar arasında da tam bir görüş birliği yok.
19 sağ kanat vekilinin sunduğu federasyon tezinden vazgeçmeyi öngören tasarının ivediliği gündeme gelince pazarlıklar başlar ve Meclis Başkanının önerisiyle bir uzlaşı taslağı hazırlanır.
O uzlaşı taslağının ötekinden pek bir farkı yok. Tek farkı federsyon tezine kapıyı gındırık bırakması. O da görüşmeler başlaya bilirse. Uzlaşı metni en az öteki kadar zararlı. Çünkü hazırlayan kafaların aklının gerisindeki asıl amaç müzakere masasının yeniden kurulmasını önlemek. Bunun için de sağlam şartlar koşmuşlar. "Türkiye'nin etkin ve fiili garantörlüğü devam edec ek" gibi.
Meclisimiz dün bunu konuştu ve sonrasında oylayıp oy çokluğuyla "ivedilikle görüşülmesi" için karar aldı.
Dedik ya en başta; Dünyayı Sarayönünden ibaret sanıyoruz" diye, bir de kafamıız deve kuşu gibi kuma soktuğumuzda kimselerin bizi görüp duymadığını sanıyoruz diye...
İşte meclisimiz yaptığı tam da bu.
İşin aslı şu; Rum Meclisi Kıbrıs'ta garantörlük sisteminin kaldırılıp kaldırılmayacağına karar verme yetkiye sahip değildir.
Buna paralel olarak bizim Meclis'de Kıbrıs'ta varılacak çözüm şeklinin federasyon olması kararını kaldıracak güç ve yetkiye sahip değildir.
Merak eden olursa, nedenlerini de izah edebiliriz.