Son günlerde yaşananlar, Zorlu Töre’nin meclis başkanlığını kaybettikten sonra oturumu kapatıp kendini Meclis Başkanı ilan etmesi, sadece siyasi bir skandal değil, aynı zamanda demokrasimizin ne denli zayıfladığını da gösteren bir durumdur.
Bu tür bir davranış, yasaların ve kuralların hiçe sayıldığı, siyasi etik anlayışının rafa kaldırıldığı bir ortamda yaşanıyor.
CTP’nin bu duruma tepkisiz kalması ise, daha da büyük bir sorun.
CTP, mecliste kalmakla birlikte bu durumu meşrulaştırma yoluna gitmemelidir.
Zira, bu tavır, hem partinin kendi içindeki hesaplaşmalarını gölgede bırakacak hem de topluma karşı sorumluluklarını yerine getirmediği izlenimini yaratacaktır.
Mecliste kalmak, bu tür bir skandalın normalleşmesine zemin hazırlamak anlamına gelir.
Partinin, demokratik değerlere ve halkın iradesine sahip çıkması için en doğru adım, meclisten çekilmek olacaktır.
Bu, sadece bir protesto eylemi değil, aynı zamanda toplumun vicdanına hitap eden bir duruş sergilemek anlamına gelir.
CTP, bu süreçte kendi siyasi kimliğini yeniden inşa edebilir ve halkla olan bağını güçlendirebilir.
Halkın, siyasi partilerden beklentisi, güçlü bir muhalefet ve adil bir yönetim anlayışıdır.
CTP, meclisten çekilerek, bu değerleri savunduğunu gösterebilir.
Zorlu Töre’nin yaşattığı bu utanç verici durum, sadece bir kişinin sorunu değil, tüm siyasi sistemin sağlığı açısından bir uyarıdır.
Sonuç olarak, CTP’nin meclisten derhal çekilmesi, hem kendi siyasi varlığını koruması hem de demokrasimize sahip çıkması adına atılacak en önemli adımdır.
Bu karar, sadece bir tepki değil, aynı zamanda gelecekteki siyasi mücadelelerin de temellerini oluşturacaktır.