Sevgi...
Mutluyum çünkü sevginin anlamını ve en hakiki düzeyde nasıl yaşandığını biliyorum. Sevgiyle dolup taşan insanı kilometrelerce uzaktan tanıyabiliyorum. Mutluyum çünkü öğretilen sahte sevgiden bir kez arınıp gerçekten sevmenin ne olduğunu hissedince, içimin nasıl renk renk çiçekler açabildiğini, hayvanları, doğayı, insanları, her saliseyi, her su zerresini, var olan her canlıyı ve kendimi koşulsuza sevmenin benden başka kimseyle ilgisi olmadığını biliyorum…
Bu benim içime akan sevgiyle ilgili… Bunun sevdiğim hiçbir canlının mükemmelliğiyle bir ilgisi yok... Bu öylesine iyileştirici, sağlıklı bir duygu ki, tüm insan ailesinin bunu yaşamasını gönülden istiyorum… Sevmek için sevdiğim kişinin belli kriterlere uyması gerekmiyor.
‘’Seni sevmem için doğru insan olmalı, beni sevmeli, bana saygı duymalı, iyi ve kötü zamanlarımda yanımda olmalısın, vb. vb.’’ ya da ‘’Beni incitirsen, kötülükler yaparsan seni sevemem’’ gibi beklentilere dayanan ve bununla beslenen sahte olarak nitelendirdiğim bir sevgi anlayışım yok çünkü bu sevgi değil, bu ticarettir.
Sevgiyle al ver ilişkisi kurmak mümkün değildir çünkü sevgi bizlerin sahip olduğu bir duygu değil yani diğer bir değişle biz sevginin sahibi değiliz… Sevgi, bize doğa tarafından akan bir duygudur ve biz izin verirsek, biz bir kez beklentili sevgi anlayışından kurtulursak, yalnızca o zaman içimizin sevgi seliyle dolup taştığını görebiliriz. Bize doğa tarafından akan ve sahibi olmadığımız bir duyguyu kontrol etmemiz mümkün değildir. Onu daha az veya daha çok veremeyiz…
O bize akar, bizden taşar ve almaya hazır olana, hazır olduğu kadarıyla ulaşır ve onu da, tıpkı sizi yeşerttiği gibi yeşertir, içinde çiçekler açtırır. Sevgiyi kontrol edebiliyor olsaydık, yanlış olduğunu düşündüğümüz insanları sevmenin önüne geçebilir, doğru olanları bir ölçek daha fazla sevebilir, aralarında fark yaratabilirdik ancak yaratamıyoruz.
Çoğu zaman bunu yaratmak için amaçsız bir uğraş içine giriyoruz çünkü sevginin kişiden kişiye değişkenlik göstermesi gereken bir duygu olması gerektiğine inandırıldık ve bize bu öğretildi. Şayet sevgiyi ölçek kaplarında deney yaparmışçasına kişiden kişiye azaltıp çoğaltabilseydik, kendimiz de dâhil sevecek kimsemiz kalmazdı çünkü biz de çoğu zaman karşımızdan beklediğimiz ve adına doğru dediğimiz davranışları gösteremiyoruz. Aslında günümüzde var olan da budur.
‘’Yanlış insanı sevme ve doğru insanı sev’’ anlayışı bizi insanları ve kendimizi sevmekten alıkoymaktadır çünkü bu inanış gerçek duygunun bize akışını engellemekte ve bizi sahte sevgi yoluna sokmaktadır. Yapmamız gereken; bize yanlış yapan insanları koşulsuzca sevmekten vazgeçmek değil, bize yanlış yapmalarına neden olan yaratılmış benliklerinin, içimizdeki sevgiyi karartmalarına müsaade etmemektir. Kendimizi korumak için onlardan nefret etmemize, onlara olan sevgimizin önünde durmaya çalışmamıza gerek yok, bu sakıncalıdır. Kendimizi korumamız için yapmamız gereken iki şey vardır. Birincisi insanların bize kötü hissettirecek davranışlarının temelinde onların da onlara öğretilmiş sahte sevgi anlayışı ve daha birçok düşünce kalıplarından oluşan ayrı bir benlikleri olduğunu kabul etmek ve özlerinin farklı olduğunu anlamak gerekir.
Önüne geçmemiz gereken şey onların özlerini, nefes alıp veren bedenlerini, ruhlarını sevmek değildir. Biz yine onların özlerini sevmeli, kalıplardan oluşan ayrı benliklerinin farkında olmalıyız ve farkına vardığımız bu benlikten gelebilecek olası zararları görmezden gelmeyerek kendimizi bundan korumalıyız. Bu insanın özünü sevmekle bu insanın oluşturulan benliğinden gelebilecek zararlı hareketlerinden kaçınmak birbirinden farklıdır, bu farkı unutmamalıyız. Sevgi ne olursa olsun stabil kalacaktır. İkincisi, bilmeliyiz ki birini sevmekten vazgeçmişsek, başka hiçbir şeyi sevemeyiz. Sevdiğimizi düşünerek kendimizi kandırırız. Sahte sevgi yoluna gireriz. Bu yüzdendir ki birine duyduğumuz kin bizi mutsuz kılar ve etrafımızdaki her şeye öfke duyarız. Sevginin bize akışını durdururuz ve bizde olmayan bir hissi bir başkasına vermemiz mümkün olmayacaktır. Çocuğumuza, ailemize, arkadaşlarımıza ve bize hiçbir zararı dokunmamış kişilere nedensizce gerekli ilgiyi gösteremeyecek hale geliriz, bazen öfkemizi onlara kusarak zarar veririz veya içimize kapanırız. Onlara sevgimizi gösteremediğimizi düşünürüz çünkü basitçe o sevgi aslında içimizde yoktur. Sevemediğiniz o tek bir canlı, kendimize, çocuklarımıza, ailemize ve dostlarımıza akıtacağımız o harika sevgi hissinin önüne geçer.
Tek bir canlıyı sevememek, içimizdeki tüm sevginin yok olmasına neden olur. Umarım sahte sevgi düşüncesinden arınmak ve gerçek sevgiye bu sayede ulaşmak için kendinize bir şans tanırsınız çünkü inanın bizler bir kez çıktığımız bu harika yolculuğu sahte sevgi anlayışıyla kirleterek yaşamaması gereken harika canlılarız.
Sevginiz bol olsun…
YAZIYA YORUM KAT