1. YAZARLAR

  2. Psikolog Beniz Yılmaz

  3. Sinsi hastalık! Lohusa Sendromu      
Psikolog Beniz Yılmaz

Psikolog Beniz Yılmaz

Psikolog
Yazarın Tüm Yazıları >

Sinsi hastalık! Lohusa Sendromu      

A+A-

Dünyaya bir bebek getirmenin mutluluk verici bir olay olduğu, varsayılmasına rağmen doğumdan sonraki ilk iki haftada kadınların %70'inde hafif, orta ve şiddetli olmak üzere farklı oranlarda duygulanım değişiklikleri yaşanmaktadır. Kadınlar doğum sonrası ilk yıl içinde, psikiyatrik hastalıklar (anksiyete bozuklukları, obsesisf kompulsif bozukluk, depresyon ve nadiren psikoz) açısından risk altındadır. Ancak depresyon bu hastalıklar açısından en baskın olduğundan doğum sonrası psikiyatrik hastalık dendiğinde ilk akla gelen doğum sonrası depresyondur. Daha önce geçirilmiş rahatsızlığı olsun olmasın gebelik sonrası ortaya çıkan doğum sonrası depresyonu, şiddeti farklı da olsa oldukça sık görülüyor. Sıklığı %5-20 olarak bildirilmekle beraber, genel bazal sıklığının %10 olduğu kabul edilir. Bundan daha da sık görülen ve doğumdan sonraki ilk 1 ay içinde hızla ortaya çıkan annelik hüznü (postpartum blues) veya lohusa sendromu ise sıklıkla lohusa depresyonu ile karıştırılabiliyor.

Annelik hüznü (lohusa sendromu) nedir?

Doğumdan sonra annenin kendini mutsuz, gergin, kaygılı hissetmesi, ağlamanın yanında artan korkular, uykuya dalma güçlüğü ve iştah kaybı gibi belirtilerin eşlik ettiği duruma annelik hüznü veya lohusa sendromu deniliyor. Bu dönem oldukça doğaldır.  Doğum gibi güç bir olayın gerçekleşmesi vücutta fiziksel ve psikolojik değişikliklere neden olması çok normaldir. (Aynı duruma herhangi bir ameliyat sonrasında da rastlanabilir.) Kortizol gibi stres hormonlarının bu dönemde yükseldiği bilinmektedir. Stres hormonlarının yükselmesi, annelik hüznünü tetikleyip depresyona dönüştürme riskini taşır.

 Annelik hüznü genellikle doğum sonrasındaki ilk iki haftada yoğun yaşanır ve ilk bir ayda kendiliğinden sonlanır. Dolayısıyla herhangi bir profesyonel yardım gerektirmez. Bu süreyi aşan durumlar daha ciddi bir klinik tablo olan doğum sonrası depresyonun geliştiğini düşündürmelidir.

 
Lohusa depresyonu nedir                                                                                                            

Lohusa sendromundan daha ağır olan ‘doğum sonrası depresyon‘ ve ‘doğum sonrası psikozu’ annelerde daha nadir olmakla beraber görülebilir. Yaklaşık 10 doğum yapan kadından birinde daha şiddetli bir depresyon tablosu gelişebilir. Doğum sonrası depresyon ya da lohusa depresyonu dediğimiz bu hastalık 2.-8.haftalar arası başlar iyileşmesi birkaç ay sürebilir. Tedavi görmeyen kadınlarda 1-2 yıl kadar sürebilir. Annenin bebeğine karşı ilgisizliği veya hostil duyguları ön plandadır. Anne bebeğine yeterli bakımı vermemekten ve hatta bebeğine zarar vermekten korkabilir. Ağır depresif belirtiler yanında intihar düşünceleri ya da girişimleri görülebilir. Bunlar konudan uzak kişiler tarafından garip gibi görülse de tamamen beklenen semptomlardır.
 

 Annelik hüznünün belirtileri  

Annelik hüznünün belirtileri, halsizlik isteksizlik, keyifsizlik, duygusallık, kırılganlık, kolay ağlama, uykusuzluk gibi başlar. Önceleri bunu sadece kendisi hissederken etrafı sadece yorgun ve sessiz gibi algılar. Daha sonra giderek bu hissettiklerini eşi ve akrabaları ile paylaştığında tablo belirginleşmeye başlar.

Bu tablonun daha çabuk yakalanması ve takıp edilmesi için çeşitli tarama testleri de geliştirilmiştir. Bunlardan biride Edingburg doğum sonrası depresyon skalasıdır. Bu ölçek annenin ilk zamanlardaki belirtilerini gözler önüne serer. 

 Annelik hüznü zamanla geçer  

Annelik hüznü, ilk haftadan itibaren başlar, ilk 1 ay içinde kendini gösterir. Annenin psikolojik destek aldığı lohusalık döneminde üzüntü, ağlama gibi hüzün semptomlar kolaylıkla düzelir. Ancak bir kısmında ise doğum sonrası depresyon, ya da doğum sonrası kaygı bozuklukları olarak devam edebilir. Hamilelik sonrası ilk ay annenin takibi çok önemlidir. Giderek sessizleşen, her fırsatta ağlamaya meyilli, sebepsiz suçluluk duygusu olan ve çocuğa bakamayacağı düşüncesiyle kendini suçlayan kaygılı bir anne olduğu göze batmaya başladığında ya da yeni anne bunları ifade eder hale geldiğinde psikiyatri uzmanının görmesi gerekir. Bu dönemin hafif geçmesi, annenin desteklenmesiyle mümkündür. Erken dönemde tespit edilen annelik hüznü, gerekli destekle (tıbbi kontrol, aile destegi) takip edilmeli. Daha önce geçirilen depresyon varsa da sık kontrollerle bu tablonun nasıl seyrettiğinin dikkatle izlenmesi, gerekirse erken uygulanacak tedavilerle gelişebilecek depresyonun kontrol altına alınması hedeflenmektedir.

 
Aşırı mükemmeliyetçi anneler risk altında

Doğum sonrası depresyon için bazı kişilerin özellikle risk taşımaktadır. Özellikle geçmişte depresyon gibi ruhsal sıkıntılar, evlilikle ilgili sorunlar yaşayanların, ailelerinde ruhsal hastalık öyküsü olan, stresli yaşam olayları bulunan, aile ve sosyal desteği yetersiz olan, bebeğin sağlık durumunda bir sorun olan, “zor” bir bebeğe sahip olan annelerde annelik hüznü daha sık görülür. Ayrıca mükemmeliyetçi, kaygılı, kendini aşırı eleştiren, kendine güveni az olan kişilik yapısı da lohusa sendromu gelişimi açısından risk etkenidir.

Sosyal destek çok önemli

Lohusa sendromunun kötü sonuçlar doğurmadan tedavi edilmesi, tedavi için yeni annenin mutlaka yardım alması gerektir. Lohusa sendromunun atlatılmasında sosyal destek çok önemlidir. “Bu destek hem psikolojik anlamda hem de bebeğe bakım anlamında verilmelidir. Annenin kendine de kısa da olsa vakitler ayırması için imkân yaratılabilir. Annenin istirahat ederek, uyuyarak, aile bireyleri ya da arkadaşlardan yardım alarak, her gün düzenli duş alıp giyinerek, dışarı çıkıp yürüyüş yaparak ve rahatlamak ihtiyacı duyulduğu zamanlarda bebeğe bakım anlamında yardım edecek başka bir bireye ihtiyacı vardır.  Ancak daha ağır depresif durum ortaya çıktığında mutlaka tıbbi değerlendirme yapılmalıdır.

Hamilelik insan var oluşunun doğal bir sürecidir bu yüzden aşılamaz bir problem gibi algılanmamalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.