Soldaki güç dengeleri (2)
1990 seçimleri öncesi toparlanma hareketine giren TKP yönetimi önce CTP’den ayrılan başta Ergün Vehbi olmak üzere İsmet Kotak’ın partisini da içine almıştır. Ancak 1990 seçimleri sonrası TKP listesinden seçilen Ergün Vehbi ve İsmet Kotak’ın parti kararına uymayıp Meclise girmesinin bedelini TKP sefasını da CTP sürecektir. Bu davranışla CTP’nin daha disiplinli bir parti olduğu ortaya çıkmıştır.
CTP’nin bu görüntüsü onu 1993 seçimlerinde başarılı kılmış ve 13 milletvekili ile TKP’nin çıkardığı 5 milletvekilinin farklı olarak önüne geçmiştir.
1993 seçimleri öncesi en büyük bölünme UBP’de olmuş be 9’lar hareketi ile UBP bölünerek Serdar Denktaş öncülüğünde DP kurulmuştur. Bu parti Özellikle Denktaş’ın büyük desteği ile sandıktan çok güçlü çıkarak UBP’nin bir eksiği 16 milletvekili çıkarmıştır..
İşte DP-CTP ortaklığının başlangıcı bu seçim sonrası olmuştur. Adada ilk kez UBP’siz bir Hükumet kurulacak. Yıllarca toplumu ezen UBP’den hesap sorulacak ve halk adına seçimlerde vaad edilen güzel şeyler yapılacaktı.
Hükümetin kurulduğu sabah eşimle işe giderken eşim bana ‘’Bak artık düzen değişecek’ ’demişti ben de ona bu gün hala daha geçerliliğini koruyan bir cevap vermiştim ‘’Düzen değişecek ama düzülen ayni kalacak’’
Nitekim hayallerin suya gömüldüğü bir beş yıl yaşadık.1986’dan beri UBP’nin geçirmeyi başaramadığı veya cesaret edemediği yasalar bir bir meclisten geçti. KDV yasası bu dönemde geçti, Faizlerin serbest bırakılması bu dönemde geçti. Bunun sonucunda bu güne kadar binlerce iflas, onlarca intihar ve hala daha mahkemelerde süren On binlerce dava var. Yani toplumu Bankalara ipotek veren bir yasa. Bir de İTEM yasası var ki bu yasa tahsisden İktisaden güçlendirme altında koçan dağıtan bir yasadır. Bu yasa ile elde edilen mallar milyon Euro’lar karşılığı Üçüncü Ülkelere veya TC.’li iş adamlarına satılmıştır.
Sonuç itibarı ile 1993-1998 arası süren bu Hükümet döneminde vaat edilen hiçbir şey yapılmamış, bir tek yolsuzluk dosyası ellenmemiş, bir tek faili meçhul cinayet aydınlatılmamıştır. Sadece vatandaşı daha da zora sokacak yasalar yasallaştırılmıştır.
Bu dönemde bütün bunlar yaşanırken Devlet yönetimi dışında sendika ve sivil toplum örgütlerinde örgütlenmiş olan CTP Devlet kadroları içinde de örgütlenmeyi başarmıştır.
1993 öncesi neredeyse elinde Yenidüzen gazetesi ile dairesine gidemeyen memur artık Yenidüzen gazetesini masa üstüne koyarak ben de sizdenim mesajını verir olmuştur. Tabi ki CTP’deki KÖGEF yönetimi kimin ne olduğunu herkesten iyi bilmektedir.
Başarısız bu dönemin sonunda Parti başkanlığını bırakmış, evinde inzivaya çekilmiş Eroğlu elini kolunu sallayarak ve de mikrofon önünde tek kelam etmeyerek 24 milletvekili ile geri dönmüş CTP 13den altıya düşmüştür.
Bir yıl sonra da Eroğlu’nu Cumhurbaşkanı seçip Saraya göndermiştir.
O yıldan itibaren CTP iç hesaplaşmasını yapmakta fakat kol kırılıp yen içinde kalmaktadır. Bu seçimden her ne kadar CTP zararlı çıktıysa da bu süre içinde zaten sendika ve sivil toplum örgütlerinde olan gücüne Devlet kadrolarında da ciddi bir güç ilave etmiştir.
1998 seçimlerinden sonra kurulan Hükümette TKP Üç Bakanlıkla yer almıştır. Bu dönemde Hükümet etmek ateşten gömlektir. Çünkü artık CTP-DP Hükümetlerinin özellikle faizleri serbest bırakan yasası vatandaşın ocağına ot tıkadığı gibi Banka sahiplerinin da düşük faiz altında kendi şirketlerine para aktarmanın yolunu açmış ve sonunda seri Banka batışları gündeme gelmiş ekonominin altı üstüne gelmiştir.
Artık ilk kez Akdeniz Garanti Bankasının batışından sonraki toplumsal tepkiler da ölçülerek ardı sıra Bankaların batışı başlamıştır. KKTC tarihinde ilk kez bankada mevduatları batan kişiler meclisi basmış Meclisin altını üstüne getirmişlerdir. O güne kadar hiçbir eylemci meclis gancellisini aşamazken Polisin bu eylemcileri durduramaması manidardır.
Hükumet zorunlu olarak Türkiye ile ekonomik protokol imzaladığı açıklarken Başbakan yardımcısı bu protokolün acı reçete içerdiğini fakat mecburen imzaladıklarını açıklamıştır.
Artık muhalefette olan CTP kontrolündeki sendika ve sivil toplum örgütleri bu fırsatı iyi değerlendirmiş ve Akıncı’nın bu söylemine karşı ‘’Bu memleket bizim ‘’Platformunu kurmuş ve eylemler başlatmıştır.
Sonraki yazım Bu platformun kuruluşundan sonraki gelişmeler ve Annan planı dönemi olacaktır.
YAZIYA YORUM KAT