Tarihden dersimizi aldık
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Padişahlar bir ülkeyi işgal ettikleri zaman yeniçeriler yağmalar Padişahlar da ülkenin en güzel kadınlarını Haremlerine alırdı. Tabi yemek pişirmek için. Ansızın hatun yemek pişirirken hamile kalırdı. Sonra bu hatunlardan doğan çocuklardan biri diğerlerini yok ederek padişah olurdu ve o da atalarının izinden giderdi. O da haremine bir sürü yemek pişirecek hatun alır ve serüven devam ederdi.
Sonra Cumhuriyet dönemi geldi Yeşilçam diye bir film dünyası oluştu. Osmanlı döneminden ilham alınan filmler en çok izlenen film oldu. Konu gayet basit oğlan fakir kızı bir zenginin tecavüzünden kurtarır ve kendisi sahip olur. Yani bu kurtarıcısına aşık olma hali bu filim sanayinin temelini oluşturmuştur.TV ‘de dizi ve Sınamalarda film olarak bu konudaki dizi ve filimler hala daha seyircinin favorisidir.
Bizler Kıbrıs’ın Osmanlı tarafından fethi sonrası adaya yerleşmiş neslin torunlarıyız. Ayni gelenekten geldiğimiz için bizim da beğenilerimiz paralel şekilde gelişmiştir.
Her ne kadar kültürel olarak değişikliğe uğramışsak da bu değişimimiz Atatürk ilke ve inkılâplarına bağlı Laik bir toplum olma yönünde olmuştur.
Padişah yerine Lider olgusunu kullanıp onların dediklerini yapmışız, Biz da Türk filmi seyredip sinema salonlarında fakir gencin fakir kızı zenginin elinden kurtarıp becermesine alkış tutmuşuzdur.
Osmanlı geleneğinden gelen Kıbrıslının talihi da böyle yazılmış.
1974’e kadar hiçbir güce esiri olmamak için savaştık ve 20 Temmuz’da kurtulduk.
Kurtulduktan sonra kurtarıcımızın her yaptığını ayakta alkışladık.
Sözde biz İngiliz’den, Rum’dan kurtarıldık. Sonra kurtarıcımızın yerli işbirlikçileri ile sömürülmeye başladık. Yıllarca bunu UBP gayet güzel yürüttü. Sonrasında. Artık Kıbrıslı beslemedir. Hem sömürülmeye hem de becerilmeye o kadar alışmış ki artık zevk almaya başlamıştır.
Arada sırada baş kaldıracak olursak ya doğrudan kendi ya da sadrazamı ile hemen ses veriyor.
Hemen nöbetçi besleme takımı harekete geçer ‘’Baba biz hazırız’’sen emret der ve hazır ola geçer.
Sonuçta hikâye böyle gelişir buradaki temsilcileri Anaya koşar kimi okşanır kimi dışlanır ve yuvaya dönüp görevlerini yapıp mevcut durum ve düzeni onlar adına korurlar. Hikâye böyle devam eder gider.
Şimdi sahneye konan oyun bu.
İtaat etmeyen Rumcu. Vatan haini
Bütün bunlara rağmen Kıbrıslı ve kendini Kıbrıslı hissedenler bu sorunun cevabını vereceklerdir.
Kimsenin şüphesi olmasın.
YAZIYA YORUM KAT