Tarihe not düşmek istedim
Özel sektörde sendikalaşma konusu Kıbrıslı Türk toplumunun uzunca bir dönemden beridir üzerinde tartıştığı bir konudur. Bu konuda farklı görüşler ortaya atıldı. Farklı görüşler derken kastım olumlu görüşler arasındaki farklılıkları işaret etmektir. Özel sektörde sendikalaşmaya kıarşı olan veya aslında karşı olmakla birlikte siyaseten "karşı değilim ama, zamanı değil" diyenlerin varlığını biliyorum. Yeri geldiğinde onlardan da söz edeceğim.
Özel sektörde sendikalaşmayı gerekli bulan çevreler kendi içinde iki grupta toplandılar. Bunlardan bir grubu yapılacak bir yasa ile özel sektörde sendikalaşmanın zorunlu hale getirilip bu şekilde sağlanmasını önerirken, diğer grubu ise özel sektörde sendikalaşmanın önündeki engelleri kaldırıp teşvik edilmesi yolunu savunmaktadır.
Yasa yapılarak sendikalaşmanın zorunlu hale getirilmesini savunanların başını Baraka Kültür Merkezi çekerken bazı sol gruplar ve partiler de buna destek vermektedir. Özel sektörde sendikalaşmanın önündeki engelleri kaldırıp teşvik edilmesi yolunu savunanlarsa genellikle sendikalar ve sendika liderleri ile bazı sol partilerdir.
Özel sektörde örgütlü olan ve bu örgütlülüğünü geliştirme çabasında olan sendikaların çabaları yanı sıra bu konuda öne çıkan milletvekili, Zeki Çeler oldu. Çeler bir yasa önerisi hazırlayıp meclise sundu. Yasa önerine o dönem mecliste bulunan Mehmet Çakıcı ve Hüseyin Angolemli yanı sıra CTP'den bazı milletvekilleri imza koyarak destek verdi. Ancak yasa önerisi mecliste gerekli desteği görmediği için ileri gidemedi ve tozlu raflarda kalarak kadük oldu.
Ocak 2018'de yapılan Milletvekilliği Genel Seçimlerinden sonra kurulan 4'lü koalisyon hükümetinde Zeki Çeler Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevine geldi. Çeler bakanlık görevine gelir gelmez özel sektörde sendikalaşma konusunu gündemine aldı ve çalışmalara başladı. Muhalefetteyken yasa yaparak sendikalaşmayı zorunlu hale getirmeyi hedefleyen Çeler, içinde bulunduğu koalisyon hükümeti ile bunu gerçekleştiremeyeceği gerçeğini görmüş olacak ki, görüş değişltirerek sendikalaşmanın önündeki engelleri kaldırıp teşvik edici yöntemleri hayata geçirme yolunu izlemeye başladı.
Mazisi CTP-ÖRP hükümetinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olan Sonay Adem dönemine dayanın "Yerli İstihdamı Destekleme Tüzüğü" ele alınıp Zeki Çeler'in topluma verdği sözler ışığında düzenlenerek onay için Bakanlar Kurulu'na götürüldü.
Çeler'in bu tüzükle getirmeyi hedeflediği düzenlemeleri, Türk-Sen Genel Kurulunda yaptığı konuşmada bizzat kendi ağzından dinlemiştim. Çeler'e göre İhtiyat Sandığı altında oluşturulan "Yerli İstihdamı Destekleme Fonu" ülkemizde çalışan yabancı işçilerin haklarından kesilip bu fona yatırılan paralardan oluşmamaktadır. (Bir sendikacı ve siyasetçi olarak ben Çeler'in bu bakışını paylaşmasam da o böyle gördüğünü söylüyor.) Bu fonda hatırı sayılır bir para birikmiştir. Çeler bu parayla 2 yıl süreyle tüzükte belirleyeceği sektörlerde Sendikalı ve Toplu Sözleşmeli KKTC yurttaşı işçi çalıştıran işverenlere, işçilerin ücretlerine yansıtmaları koşuluyla bazı maddi destekler sağlamayı planladığını anlatmıştı. Buna göre, toplu sözleşmeli çalıştırılan KKTC yurttaş işçilerin sosyal güvenlik primleri yanında işçi maaşlarına yansıtılmak üzere her işçi için tüzükte belirlenecek bir para miktarı ödenecekti. Bakan Çeler o kunuşmasında sözkonusu tüzüğün 2019 yılı başında yürülüğe gireceğinin altını çizmişti.
Öyle görülüyor ki Çeler, bir aylık bir sapma ile sözünü tıutma noktasına gelmiş bulunuyor. Ancak, tam da bu noktada yeni bir engelle karşılaştığı anlaşılıyor. Bakanlar kurulunun tümü Bakan Çeler gibi düşünmüyor anlaşılan.
Çeler'in hazırlayıp onay için sunduğu Yerli İstihdamın Desteklenmesi Tüzüğü bakanlar kurulundan onay alamadı. Kurul sözcüsü Özersay bunu kendi sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla kamuoyuna açıkladı. Tüzüğü tartışmaya devam edeceklermiş!
Bakanlar Kurulunun toplandığı gün ve saatlerde UBP Genel Başkanı Ersin Tatar bir televizyon programının konuğuydu ve parti olarak özel sektörde sendikalaşmanın teşvik edilmesine karşı olduklarını açıklıyordu. Tatar bunun yanında bazı işverenlerin de buna karşı olduğunu bildiğini söylüyor ve devamla hükümet içinde bu konuda görüş birliği olmadığını HP ve DP'nin, isim de vererek Dışleri Bakanı Özersay ve Maliye Bakanı Denktaş'ın tüzüğe bu haliyle onay vermeyeceğini bildiğini söylüyordu.
Bunları bugun bu Özyaklaşım köşesinde niye yazdığıma gelince; tarihe bir not düşmek istedim. İşçi sınıfı kimin kendinden yana, kimin kendine düşman olduğunu bilsin istedim. Futbol takımı tutar gibi patri tutmanın işçiler için ne anlama geldiğini görsünler istedim. Tatar'ın Özersay'ın Denktaş'ın hangi sınıftan yana taraf olduklarını algılasınlar istedim.
YAZIYA YORUM KAT