Özellikle 1986’dan sonra ‘’Ekonomik ve sosyal kalkınma’’ planları adı altında ülke ekonomisini kendi lehine çökertmiş. Taşıma nüfus ile demografik, İTEM yasası tomografik yapımızı lehine çevirmiştir.

Bizde ne varsa sizde de olacak demiş ama bu değişimin bedelini hep Kıbrıslıya ödetmiştir. Hep bizde olanı almış yerine bize ne verdiyse borç hanemize yazmıştır. Bizden ala ala  ve bize borç yaza yaza sonunda bizi ‘’Besleme’’ durumuna düşürmüştür.

1975’de başlayan ve Türkiye’nin önerisi ile BM tarafından kabul edilip uygulamaya konulan ‘’Federal çözüm’’ önerisi ki bu çözüm modeli resmi tez olarak KKTC Anayasasında da var. Bu güne kadar Türkiye ve Rum tarafının işbirliği ile sonuca ulaşmamıştır.

Bu süreç devam ederken adım adım Türkiye adadaki amaçlarına ulaşmaktadır. Artık Kıbrıs Türküne kendi yandaş ve yalakaları dışında hiçbir şey kalmamıştır. Ne 1974’e kalan 162 fabrika, ne havayolu, ne havaalanı, ne su kaynakları. Kısacası tüm alt yapı ve üst yapı artık Türkiye yönetimindedir. Eskiden perde gerisinde oynattığı karagözü Cumhurbaşkanlığı seçiminde itibaren perde önüne çıkartmıştır.

Önce çözümü savunan Cumhurbaşkanı ve onun destekçilerini hain ilan ederek kendine sözcü bir Cumhurbaşkanı seçtirtmiş. Sonrasında Başbakan ve kabineyi kendi müdahaleleri ile oluşturmuştur.

Kıbrıs konusunu çarpık bir anlayış ile Türkiye Cumhuriyetinin resmi televizyonu TRT’de dizi haline döndürüp Kıbrıslının yaptığı mücadeleyi ve liderlerimizi aşağılamış.

Sonrasında Kıbrıslının lider olarak fotoğrafını resmi dairelerde asılı tuttuğu Dr.Fazıl Küçük’ü din düşmanı ateist ilan etmiş.

Son olarak da Anayasa mahkememizin almış olduğu bir kararı kendince yorumlayarak kabul edilmez bulmuş ve değiştirilmesi için Cumhurbaşkanı ve Başbakana talimat vermiş.

Sonuç itibarı ile Ben sizin hiçbir makamınızı tanımıyorum. Ben ne dersem siz onu yapacaksınız diyor Tayyip bey. Nasılsa tüm ipleriniz benim elimde siz bir hiçsiniz hatta ülkeden göç ederseniz neredeyse zamanında Makariyos’un yaptığı gibi üste para verecek.

Simdi o TMT yemini yapanlar başta olmak üzere bu gün Cumhurbaşkanı ve Başbakan olanlar bu müdahalelere seyirci kalmaya koltuk ve çıkar uğruna boyun eğecekler mi? Yoksa bunları yapıştıkları koltuklardan kalkmamak adına kabullenecekler mi ? Göreceğiz.

Sn.Tatar tasdik memuru mu? Yoksa lider mi olacaksın? Ayni soruyu Başbakan ve kabinesine de soruyorum.

En önemlisi da Anayasa Mahkemesi Başkanına sahip çıkıp bu ülkede Laikliği koruyacak mısınız? Yoksa arkasında durmayıp yıllarca Laiklik ve Atatürk ilkelerine sahip çıkmış Kıbrıs Türkünü şeriata mı teslim edeceksiniz?

Artık kol kırılıp yen içinde kalma zamanı gelmiştir. Yönetenler ve tüm Siyasi parti, sivil toplum örgütleri ve sendikalar eteklerindeki taşları dökünüz ne olduğunuzu biz de görelim.

Şunu bilin ki bizi TÜKETEMEZSİNİZ.

SON..