Türkiye – Kıbrıs ilişkileri
‘’Kıbrıs Türk toplumu ile olan yoğun kültürel etkileşim, Türkiye’de siyasal karar alıcıların uzun yıllar boyunca ada sakinlerini Türkiye’ye göç etmeye özendirmek dışında girişimleri olmamıştır.
Kıbrıs’ı Türkiye’nin dış politikasındaki kırmızıçizgilerinden biri haline getiren 7 Eylül 1955 tarihinde Londra Konferansı olmuştur.
Türk devlet adamları başlangıçta “Türkiye’nin Kıbrıs diye bir sorunu yoktur” görüşünü benimserken
İngiltere’nin bu hamlesiyle Türkiye Kıbrıs meselesinin doğrudan taraflarından biri olmuştur
Bu konferansın toplanmasına kadar Kıbrıs Türk liderliği gerek BM’de gerekse İngiltere nezninde mücadele vermiştir.’’(Kaynak: Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, Resul BABAOĞLU)
İşte bu tarihten itibaren adada Kıbrıs Türkü her türlü baskıya rağmen direnmiş. Göçler vermiş, şehitler vermiş, katliamlar yaşamış ama hiçbir zaman Türkiye’nin ileri karakol görevinden ödün vermemiştir.
20 Temmuz 1974 sonrası da Türkiye’nin adaya gelişini büyük bir coşku ve sevinç ile karşılamıştır.
Ancak ne olmuşsa olmuş bu tarihten sonra artan bir hızla Kıbrıslılar Türkiye’deki siyasi partiler tarafından ötekileştirmeye başlanmıştır. Bu günlerde bu ötekileştirme Kıbrıslıyı vatan haini, Türkiye düşmanı gibi vasıflarla gerek siyasiler gerek basın yolu ile zirveye taşımışlardır.
‘’Kan döktük aldık’’ ‘’Suyunu bile biz veriyoruz’’ ‘’Paralarını biz veriyoruz’’’’Hainler’’ ‘’Rumcular’’gibi söylemlerle bizi aşağılamaktadırlar.
Kıbrıs Türkünün yıllarca adada sürdürdüğü mücadeleyi, bu mücadeleyi verirken Türkiye’nin resmi politikasının değişmesine sebep olan sürece dahlini yok sayıyorlar.
Yıllar boyu tüm benliği ile Türkiye’nin ileri karakolu olup şimdi de ona bu fırsatı yaratan Kıbrıs Türkünü ‘’Beslemeler’’ ‘’Hainler’’ ‘’Türkiye düşmanı’’ ‘’Rumcu’’ ‘’ilan et.
Büyüklüğüne yakıştı mı Türkiye?
Unutmayın ki ‘’Yurtta sulh cihanda sulh’’düsturu ve Laik Türk kültürünü yıllarca yaşatan Kıbrıs Türkü vardır. Siz bu ilkelere bizim kadar sahip değilsiniz.
YAZIYA YORUM KAT