Üç Karanfil
YAŞLI bir adam kalıyordu o eski balıkçı barınağında, bir tek arkadaşı vardı, sırdaşı ,ekmeğini bölüştüğü can yoldaşı,köpeği garip.
Çok zordu hayat ikisi içinde ,çok zor.İçice kalmışlardı yaşamla ölüm arasında,makus talihlerinin yoksulluk kangreni gibiydi hayat onlar için,değişmeyen kaderlerinin en ortak mavisiydi deniz.
Mektepli değildi ihtiyar adam ,tek yazabildiği rahmetli eşinin adıydı,NAZLI!
Güzel günlerinin zeytin bakışlısı,balmumu yanan akşamlarının ,aydan gizlenen parıltısı,otuz yıldır ,başucundan eksik etmediği masum yıllarının siyah beyaz fotarafı,ilk ve son aşkı nazlısı.
İhtiyar adam ve garip yeni bir güne daha merhaba derken ,başlıyordu yine amansız bir yaşam kavgası.
Hava soğuk fırtına sessizdi,önce ağlarını gözden geçiriyordu ihtiyar adam,sonra onları birbirine bağlıyordu ,gözleri görebildiği kadar,köpeği garipse dizinden ayrılmıyordu,her zaman olduğu gibi yine kıpır kıpırdı içi,çünkü denize açılma vakti gelmişti.
Çizmelerini getirmişti garip, dişlerinin arasında tutuyordu, ihtiyar başından okşuyordu garibi,teşekkür ediyordu can yoldaşına,yavaş yavaş biniyorlardı ekmek teknelerine, birdenbire garibin bakışları değişmişti, ayakları geri geri gidiyordu,adı gibi garip kalmıştı biran,gitmek istemiyordu sanki,heyacanı bitmişti inceden bir korku vardı sesinde,nefesi üşümüştü,ihtiyar adam şaşkındı,garibin yüzünü avuçlarının içine aldı,gözlerinin içine baktı,belki de ilk defa yaşamdan birgün önce umuda yelken açıyorlardı, belki de onlar için ,bugünün hiç olmayacaktı akşamı.
Öylede oldu ,denizin mavisi siyaha bürünmüş,fırtına kopmuştu.
İlk kez çağırmıştı onları nazlısı,zeytin bakışlısı,balmumu akşamlarının göz değmemiş parıltısı,ve son kez tuz kokuyordu denizin gözyaşları, üç karanfil düşüyordu gökyüzünden ,ihtiyar adam ,garip ve nazlısı...
YAZIYA YORUM KAT