KKTC’deki siyasi iklim, eğitim politikaları ve kıyafet yönetmelikleri üzerine süregeldiği tartışmalarla doludur. Son dönemde, AKP hükümetinin etkisiyle hareket eden Ünal Üstel hükümeti, eğitim alanında yaptığı düzenlemelerle dikkat çekmektedir. 

Özellikle, eğitim ve kıyafet yönetmeliğinde yapılan değişiklikler, toplumda hukukun üstünlüğü, bireysel özgürlükler ve laiklik ilkeleri açısından ciddi kaygılara yol açmaktadır. 

Hükümetin, yasaların belirlediği çerçeveler içinde kalması gereken bu düzenlemeleri, uzlaşı adı altında türbanın ilkokullara sokulması yönündeki çabalarıyla eleştirilmektedir.
Eğitim, bir toplumun geleceği için kritik bir alan olup, bireylerin entelektüel ve sosyal gelişiminde önemli bir rol oynamaktadır. KKTC’de eğitim kurumu, laiklik ilkesine dayanmaktadır ve bu, anayasa ve yasalar çerçevesinde belirlenmiştir. 

KKTC’nin kuruluş felsefesi, din ve devlet işlerinin ayrılması üzerine kurulu olduğundan, eğitim kurumlarında da bu ilkeye titizlikle uyulması gerekir. 

Yasalar, eğitim kurumlarında hangi tür kıyafetlerin giyilebileceği konusunda açık ve net düzenlemeler içermektedir.
KKTC ‘de, devlet okullarında eğitim alan öğrencilerin din ve inançlarından bağımsız olarak, belirli bir kıyafet yönetmeliğine tabii tutulmalarının, laik eğitim anlayışının bir parçası olduğu kabul edilmektedir. 

Ünal Üstel hükümetinin, türbanı ilkokullara sokabilmek adına eğitim ve kıyafet yönetmeliğini geri çektiği açıklamaları ise, bu çerçeve içinde ciddi bir tartışma başlatmıştır. Aksi durum, hukukun çiğnenmesi anlamına gelir ve demokrasi ile laikliği tehlikeye atar.

"Uzlaşı" terimi, genelde farklı görüşler arasında bir ortak nokta bulma çabasını ifade eder. Ancak, eğitim gibi hayati bir konuda yürütülen tartışmalar uzlaşıdan çok, toplumsal normların ve bireylerin haklarının korunmasına yönelik bir anlayışla ele alınmalıdır. 

Eğitim ve kıyafet yöneticiliği gibi hassas konularda, mevcut yasaların ihlali ve bu kapsamda toplumsal bir baskı oluşturulması, toplum üzerinde bölünmelere neden olabilmektedir.
Türbanın ilkokullara sokulması çabası, yalnızca bir kıyafet meselesi olmanın ötesinde, eğitimde laiklik ilkesine karşı doğrudan bir müdahale anlamına gelir. Bu durum, eğitim süreçlerini etkilemekte ve çocukların dinî kimlikleri üzerinden kategorize edilmesine yol açarak içsel bir sosyal ayrışmayı beraberinde getirmektedir.
Eğitim alanında laiklik, bireylerin inanç ve kimliği açısından tarafsız bir zemin yaratmak amacı taşır. 

Çocukların eğitim süreci, isimlendirilmiş bir inanç sistemi altında şekillendirilmemeli, her bir bireyin özgürce kendi kimliğini geliştirmesine olanak tanınmalıdır. Bu noktada, yasaların öngördüğü disiplin yönetmeliğinin ve düzenlemelerin hiçe sayılması, sadece hukukun değil, aynı zamanda bireysel hakların da ihlali anlamına gelir.
Ünal Üstel hükümetinin, eğitim ve kıyafet yönetmeliğini geri çekerek türbanı ilkokullara sokmaya yönelik çabaları, hukukun ve toplumun temel esaslarının ihlalini ifade etmektedir. 

Eğitimde laiklik, bireylerin özgürce gelişim göstermesi açısından hayati önem taşırken, bu ilkeden uzaklaşmak toplumsal yapıda kalıcı etkilere neden olabilir. 

Hukukun üstünlüğünün korunması, bireylerin temel haklarının savunulması adına gerekli olduğunun altını çizen bir yaklaşım benimsemek, gelecek nesillerin eğitim süreçlerine dair sorumluluğumuzu ortaya koyar. Bu bağlamda, eğitim alanında atılacak her adımda yasaların gözetilmesi ve toplumsal uzlaşıların hukuk çerçevesinde gerçekleştirilmesi elzemdir.