Varlığımız kalmayacak!
Her şey ateş pahası.
Çarşıya çıktığınız zaman yaptığınız alış veriş karşısında adeta isyan ediyorsunuz.
Bu kadar da olmaz dersiniz.
Yahu nasıl, ne şekilde yaşam sunuyorlar bize dersiniz.
Hiç de düşük maaş alan insanları düşünen olmuyor.
Piyasaya bir bakarsınız herkes kendi kafasına göre hareket ediyor.
Ne denetim var, ne de hesap soran bir yetkili idareci.
Bu resmen vatandaşı çalmaktır.
Sermaye çalıyor, bunun yanında hükümet edenler de buna ortak oluyor.
Maliye bakanlığı bu konuda sermaye ile birlikte götürmüş oluyor.
Sermaye ve maliye, vatandaşın cebine elini koydu ve çıkarmak bilmiyor.
Peki kime güvenecek bu halk?
Kendini koruyacak bir hükümet görmez ise her gün başına gelmeyen kalmayacak!
Ne demek çarşıya hakim olmasın.
Ne demek sermayenin istediğini bu ülkede yapmasına izin versin.
Bunlar geçmişten gelsin devam eden acı gerçeklerdir.
UBP zaten bir sermaye partisidir.
Kuruluşu zaten bu kesime hizmet etmek için olmuştur.
Bugün yine aynı şekilde devam ediyor.
Hükümet etmek anlayışı fakir fukara kesime dokunmak ve onların üzerinden sermayenin daha da zengin olmasını sağlamaktır.
Sermaye ne kadar vergi veriyor?
Üzerinde olan mal varlıkları hiç göze bile alınmıyor.
Doğru dürüst bir vergi sistemi kurulmuyor ve hep belli kesiminden vergi
çatır çatır alınıyor.
Sermaye hep zarar gösterir.
Ama baktığımız zaman ise o zarar gösterenler villalarda, en lüks araçlarda ve bunun yanında yurt dışında seyahatlarda, çocukları yurt dışı pahalı okullarda tahsil görüyorlar.
Ama bunlar zarar görüyorlar öyle mi?
Hükümet edenler de bu zararı kabul ediyorlar.
Kabul ederler, çünkü partileri onları korumak kollamak içindirler.
Diyeceksiniz HP var.
Var da ne oldu?
Ne yaptı?
O da aynı şekilde sermayenin yanında ve belli kesimin partisi konumunda olmuştur.
Her neyse.
Öyle bir düzen yarattılar ki burada belli bir kesimin hayatına hayat katmış oldular.
Asgari ücretli ve bodro mahkumu olan çalışanlara istedikleri şekilde dokunarak ceplerine saldırmış oluyorlar.
Böyle bir düzen içinde bu kesim her geçen gün çıkmaza sürükleniyor.
Her geçen gün de bu topraklardan göç ederek yaşamsal hakkını korumak için çare arıyor.
Burada bu şekilde bir yapı ile maalesef karşı karşıya kaldık.
Kurdukları bu yapıyla her gün perişan edilen yine belli insanlardır.
Yani anlayacağınız, eğer ki hep bu sermaye yanlısı partileri başımıza seçmiş olmaya devam edersek hiç bir zaman kurtulmuş olmayacağız.
Mutfakta yangın hep sürecek.
Çantanın dolmadığı, açlığın ve perişanlığın önü hiç bir zaman alınmayacak.
Göç mecburi devam edecek!
Ve kısa bir süre sonra burada varlığımız kalmayacak!
YAZIYA YORUM KAT