Ülkemiz KKTC 1974’den sonra çok isimler altında çeşitli evreler geçirmiştir.

Son durağımız KKTC’dir.

Uluslar arası ismi ile Türkiye’nin alt yönetimi.

Biz kabullensek de kabullenmesek de bu gerçeği değiştiremeyiz.

KKTC çok evreler geçirdiği halde yönetenin bizlere yaşattığı iki evre vardır.

1-2002 öncesi Askeri karargâhlar önünde oluşan kuyruklar.

2- 2002 sonrası Cami içine doluşup dışarıya taşan kuyruklar.

Bu iki temel değişime en çabuk adapte olanlar da politikacılarımız.

Vatandaştan hızlı olarak hemen saflarını değişebiliyorlar. Bu değişimin da siyasi ideolojileri ile de ilgisi yok. Yegâne ilintili oldukları oturdukları veya oturmayı hedefledikleri koltuklar.

Halk yönetenlerden şikâyetçi ancak küçük menfaatleri için ille de yönetilenleri seçmekte ısrarcı.

Yönetilenler ise tabi ki halka göre kat ve kat fazla olan çıkarları için yönetilmekten yana.

Malum raconu seçmenler değil, yönetenler kesiyor.

Yönetilenler aman yönetenlerle aramızı bozmayalım sonra kaybederiz endişesi içinde.

Bizi yönetenler bu gücü Rahmetli Dentaş’a ömür boyu Cumhurbaşkanı seçilebilmesinin önünü açmakla ve karşılığında Anayasanın geçici 10.ncu maddesi’ ni Anayasamıza koymakla yönetilmeyi kabullenmişlerdir.

Artık yönetenlerden değil yönetilenlerden bahsetmeliyiz. Başlangıçta işte bu geçici bir maddedir nasılsa kalkar diyenler işin öyle olmadığını geçen zaman içinde görmüşlerdir.

Bırakın kaldırmayı artık kaldırılmasını dahi teklif dahi edemezsiniz.

Uzun süre özellikle kendini sol sayan partiler her kampanya döneminde ‘’Geçici 10.ncu maddeyi kaldıracağız’’diye yola çıkmışlar fakat ne iktidarlarında ne de muhalefet döneminde bunu başaramadıkları gibi artık kaldırmaktan söz eden da kalmamıştır.

‘’hadi canın bu kurslar da tenis kursu gibi bir şey’’diyerek şeriatın yolu açılmıştır. Sonrasında Hala Sultan ve ilahiyat Kolejine karşıyız deyip elde makas en önde kurdele kesilmiştir.

Artık ilahiyat koleji açıktır. Okutulan dersler Eğitim Bakanının denetiminde değildir. Başörtülü vesikalık resim ile Diploma alabilmelerine bile dur denememiştir..

Son olarak da Anayasa Mahkemesinin aldığı bir kararla denetimsiz kuran kurslarının kapatılması karşısında hemen yönetenlerden bir talimat gelmiş ve ben bu kararı tanımıyorum düzeltin fetvası verilmiştir.

15 Kasım’da KKTC’nin kuruluş yıl dönümünü mü yoksa Tayyip beyin KKTC’nin hâkimi olduğunun mu dünyaya ilanını mı kutladık? Diye geriye baktığımızda,

Tören dışında hiçbir geleneksel kutlama programı uygulanmadı.

Ellerde AKP bayrak ve posterleri. KKTC Bayrakları yerde. Pankartlarda da KIBRISLI BURADA GERİSİNE ALDIRMA yazılı.

Üstelik bunlara karşı duranı da hain ilan eden düzen koruyucusu.

Şimdi siz bütün bunlara karşı mücadele etmek için bölünerek mi dik durabileceksiniz yoksa ‘’Birlik dayanışma’’ile mi?

Sağ bölünse bile birlikte olmayı her zaman becerir. Siz solcular da bölünmeyerek birlikte mücadeleyi ne zaman becereceksiniz?