1974'ten sonra Kıbrıs'ın kuzeyinde adeta hiç bir şey doğru dürüst çalışmıyor.
Çalıştırılmasına da izin verilmiyor.
Çünkü otorite yok!
Bir ülke için gerekli olması gereken ve de olmazsa olmazı olan birtakım şeyler vardır.
Mesela yasalar.
Konan kurallar.
Ülkenin gelişimi için yapılması gereken sağlıklı bir düzen ve ona bağlı olacak her ne varsa dünya standartlarını da göze alarak yerine getirilmesidir.
Bunları ne acıdır ki yerine getirmeyen korkunç bir düzen yaratılmıştır.
Bu düzen içerisinde her şey çürümüş ve de kokuşmuş hale getirmiştir.
Ülkenin haline bakınız.
Aydınlık ve de çağdaş bir ülkeden uzak ve başına da gelmeyen kalmıyor.
Enkaz bir ülke haline dönüyoruz yağan üç günlük bir yağmur durumunda.
Peki, insanların yaşaya bileceği o güzel, mükemmel ve de sağlıklı yerleşim yerleri neden burada yaratılmadı?
Sırf birilerinin cepleri dolsun diye tüm bunlar yaşandı.
Küçücük bir yerleşim yeri olan ve cennetten bir yer olan yeşil adanın kuzeyine bunu yapmak yakışır mıydı?
Rumlar'dan kalan birçok toprağın canına okumak, onun ırzına kötü şekilde geçmek yakışır mıydı bu yarı adaya?
Doğanın canına okumak, bunun yanında ona bağlı her türlü canlıyı yok ederek ne kazanıyor oldunuz ki?
Bu şekilde gelmiş geçmiş siyasiler bu şekilde ülkeyi ülke olmaktan çıkartarak kendileri sadece kazanmış ve her gün de bu şekilde zenginlik elde ederek bir ülkenin geleceğini de böylelikle bitirmiş oluyorlar.
Kendileri kazanıyor. 
Buraya egemen olan belli kesim de kazanıyor.
Kazandıkları bu toprak ganimet sayesinde İsviçre bankaların da hesaplar oluşturdular. Kimsecikler de çıkıp da hesap sormadı.  
Çünkü hesap soracak temiz insanları değil de hep kirli insanları seçtik!
Alıştık bu halde yaşamaya!
Ama bu yaşam şekli ile bugün canlarda gidiyor.
Buna ne diyeceğiz?
Unutup da gidilecek mi?
Bakınız, Ulaştırma Bakanı Müsteşarı Kemal Bağzıbağlı'nın açıklamasına, bu yolda hata yok, ihmal yok, yani suçlu aramayın diyor.
Yazık doğrusu!
Onca mühendis konuşuyor ve de yapılan yolun hatalar içerdiğini ve ölüme götürdüğünü söylerken, müsteşara bakınız siz.
Pes doğrusu!
1974'ten önce ne güzel doğasıyla hayvanıyle rahatça yaşam sürdürüyorduk değil mi?
Bunu bırakmadı o kör yiyiciler.
Her şeyin dengesini alt üst ettiler. Bu da bizi sözde idare edenler tarafından yerine getirildi.
Peki bundan sonra ne olur?
Bu ülkenin, doğanın, tekrardan yerine gelmesi mümkün mü?
Evet.
Ölümü değil, yıkımı değil, huzurlu bir kent ve köyü yaratmak mümkündür.
Mümkün olması gerekir, gereken de odur.
Nasıl ki bu hale getirdiler, tekrardan eski haline getirmesini de bilecekler.
Yıkacaklar kardeşim.
Temizleyecekler kardeşim.
Ancak bu şekilde yarı bölünen ülkeyi, insanı ve tüm canlıları kurtarmış olurlar.
Ha birde bu ülkeyi bu hale getiren gelmiş geçmiş görev alan siyasileri de hesaba çekeceksin.
Yoksa başka türlü kurtuluş olmaz!