Kıbrıs'ın güneyinde elektrik maliyeti bizlere göre çok ucuz ve halen daha ucuzlatma yoluna gidiliyor.
Peki ya bizlerde?
Bizde otomatiğe bağladılar ve zam yapmadan durmuyorlar.
Her zaman yazarım ve bugün bir kez daha yazıyorum: Bizim buradaki santral bir büyük jeneratördür. Bu jeneratör artık dünyada yer almayan, kullanılmayandır. Çünkü vatandaşa çok pahalı elektrik veriyor. Çünkü mazot koyarsan çalışıyor ve elektrik veriyor. Yükselen döviz karşısında mazot fiyatı da ona bağlı olarak artarak pahalı elektrik veriliyor.
Bakınız Güney Kıbrıs ne güzel güneş enerjisi ile elektrik yatırımına gidiyor. Hem ucuz, hem de doğaya zarar vermeyen temiz enerjidir. Oysaki Teknecik santralinden o bölge insanı neler çekmiştir değil mi ve halen daha çekiyor. Bacasına pahalı olduğu için filtre takılmadı yıllarca ve o bacadan çıkan zehir oranın dokusunu ve insanını yerle bir etmiştir. Orada ağaçlar kurudu o zehirden! Orada yer alan deniz ise yağ tabakasına kaplandı. Kirli bir deniz sahili ve bunun yanında yer alan deniz ürünleri de nasibini böylelikle almış oldu. Bu ürünler ne kadar sağlıklı biz insanların tüketiminde?
Bunlar ciddi ve de önlem alınması gereken gerçeklerken; gelen giden tüm hükümet edenler bunlara bakmamaya devam ettiler.
Rum tarafı elektrik konusunda toplumunu düşünürken ve her türlü yolu da gösterirken; bizimkiler sadece özelleştirme değil, özerkleştirme kavgasını yapıyorlar.
Yani milletin ucuz elektrik almasını değil de kurumu gelen giden tüm hükümet edenlerin rant kapısı olarak tutulmaya devam ediyor.
Elektrik kurumu yıllardan gelsin başta UBP olmak üzere burayı kendi çiftliği olarak kullandı. Onlar gitti, diğerleri geldi ve yine durum ayni oldu. Bu kurum kim başa gelirse onun çiftliğine her zaman dönmüştür. Rum tarafı denizlerde yer alan doğal gaz üzerinden elektrik üretimine doğru gideceğini söylüyor. Halkına bu müjdeyi veriyor. Yani adamlar halkları adına çalışıyorlar. Oysa bizdeki siyasilerin her geleni kendi partisine hizmet veriyor hepsi o kadar!
Kurumu siyasi çiftlikten kurtaracağız diyenler de geldi ve ayni şekilde bugün bu şekilde yollarına devam ediyorlar. Kurumun yönetim kurulu başkanı ve üyeleri gelen siyasiler tarafında yer alıyorsa o kurumda her türlü yolsuzluk, her türlü arsızlık devam eder.
Bakınız, milyonlarca Euro’luk malzeme alımları ihalesiz yapıldı ve devam da ediyor.
Ve ne acıdır ki aynı şirket, aynı marka ürünü, aynı kuruma iki değişik fiyatla sata biliyor.
Neden?
Çünkü burayı denetleyen yok!
Kurumu bu şekilde çiftlik olarak gördüler ve bu şekilde de sömüren sömürene dediler.
Íhalesiz işlerle yiyen yiyene oldu her zaman kurumda!
Kurum bu keyfilik içerisinde siyasilerin elinde maliyetleri yüksek en pahalı elektriği veriyor.
Bu kurum açıkça milleti soyan bir kurum olmuştur.
Neden kurumda yer alan yasa dışılığı, suistimalleri, keyfiliği ve şaibeli işleri görmezden geliyorlar.
Peki sendika yetkilileri ne yapıyor?
Bunları görüyor mu?
Kurum adeta çirkef yatağına döndü!
Savcılık ne yapıyor?
Polis ne yapıyor?
Bizler bu konular ile ilgilenmiyoruz diyorlar.
Neden?
Onların başı olan hükümet izin vermiyor!
Kurum adına birçok son alımlar oldu.
Ve bu alımları ise tek bir şirket tarafından yapıldı!
Neden?
Ye babam ye!
Gör beni göreyim seni!
Kurumu bu şekilde kullanıyorlar.
Bakınız, tek bir şirkete verilenlere:
Haspolat, Teknecik, Güneşköy ve Alsancak için tanesi 6 milyon Euro’dan trafolar alındı.
Korkunç bir para bu!
Bunun fiyatı bu mu?
Yoksa birileri yiyecek diye bu şekilde mi hareket ettiler kurum olarak?
Bal gibi de öyle!
Ve bakınız toplamda 24 milyon Euro’luk alımlar ihaleye çıkılmadan gerçekleştirildi.
Bu suç değil mi?
Íhaleye çıkmamak doğru mu?
Bunların tümü de aynı şirkete veriliyor, ama bunun hesabını soran kimse çıkmıyor!
Peki ne olacak?
Bu çiftlik anlayışı böyle mi devam edecek?
Ye babam ye mi denilecek?
Anlaşılan öyle devam edeceğine benziyor.
Hükümet mi?
Muhalefet mi?
Savcılık mı?